29 Kasım 2007 Perşembe

İşte Geldim Burdayım....

Merhabalar...
Bugunovnia geldiii....Nerelerdeydim?Buradaydım....Sizlerin yazılarını okudum fakat yorum yazmadım , yazamadım yada yazmak istemedim...Tam olarak bilmiyorum.....Son yazımın üzerinden birkaç gün geçti ve haftasonu sabahın erken saatlerinde telefonuma gelen mesajı ben turkcelle ait malum reklam yada bilgilendirme mesajı olarak tahmin ederken telefonun yanına gitmeye tenezzül etmemiştim ki eşimin telefonuna da gelen mesaj sonrası üniversiteden arkadaşımın iki ay önce dünyaya gelen bebeğinin vefatını öğrendik....Allahım o ne şaşkınlık o ne garip bir duygu idi....Daha iki hafta önce bebeği görmeye gitmiş , bebeği kucağıma alamamıştım ve biraz daha büyüsün o zaman kucağımıza alır severiz demiştim içimden....Çok üzüldüm , üzgün oluşum belki de çok istememe rağmen henüz küçük olduğu için kucağıma alıp sevmeyi ertelememdi....Ben henüz anne değilim bir annenin evlat sevgisini ancak yeğen sevgisi olarak tadıyorum şimdilik ve düşünüyorum da......İnsan hayatta hiçbirşeyi ertelememeli , o an içinden ne geliyorsa tabiî ki otokontrol olayını da unutmadan yapmalı.....Acaba hayatımda başka neleri ertelemiştim , yada erteliyordum...İlkokul ve ortaokul yıllarında tüm ödevlerimi Cuma akşamından bitirmek gibi bir alışkanlığım vardı , ben ödevlerimi yaparken o akşam yayınlanan “Mavi Ay” dizisini pek nadir izlerdim...Arkadaşlarım okulda dizi ile ilgili konuşurken pek çok şeyi anlamazdım....Şimdi çok fazla önemi olmadığını düşünüyorum ama o yıllarda diğer arkadaşlarımın sohbetlerine katılamamak beni üzmüştü....İş hayatımda ise ilk altı sene her cumartesi işe kendi imkanlarım ile gelir çalışır ve yine ya kendi imkanlarım ile yada firmanın imkanları ile eve giderdim...Annem ile haftasonuna ait planlarımız hep ertelenirdi...”Anneciğim...Benim işim bugün uzun sürmez biriki şeye bakıp geleceğim....Sen hazırlan....xxx saatte xxx yerde buluşalım....Sözkonusu saat gelir annemi ararım...İşimin bitmediğini söyler ve anneciğim haftaya erteleyelim mi?”Şimdilik hatırladıklarım bunlar yada daha önemli olan ve ertelemiş olduğum için pişman olduğum şeyleri henüz yazabilecek cesareti kendimde bulamıyorumdur..... :))
Hayat her şeye rağmen devam ediyordu....Cenaze sonrası eve gelip yattım ve uyudum...Yorgunluktan değildi benim uyumam düşünmemek içindi....Ertesi gün biraz rahatsızlandım , midem ağrıdı tüm bir hafta boyunca.....
Sizlerin moralini daha fazla bozmayayım.....Yazmadığım günlerde ( yazarmış gibi hissettim kendimi şimdi ) eşim ile birlikte sinema günlerimize başladık fakat henüz eski hızına erişemedik...”Yaşamın Kıyısından” ve “Avukat” filmlerine gittik....Alışveriş yaptık....İnanır mısınız eşim kendisine bir şeyler alma isteği ile alışverişe gitmek istedi....Aşkım hep kendime bir şeyler bakmak/almak istiyorum diyerek alışveriş merkezine götürülür...Ve erkek giysileri satan mağazalarına da “ Bir bakalım Canım sadece...Belki değişik bir şeyler görürüz “ diyerek girilir ve hemen ilk görülen şeyler acele ile alınıp çıkılırdı...Bu sefer bu şekilde olmadı....Kahverengi ve krem rengi kadife pantolon , krem rengi süeter ve spor bot aldık....Ben bir tane daha pantolon ve kazak alması konusunda ısrar ettim ama isteğim kabul edilmedi...Sonra buna da şükür deyip ısrarımı sürdürmedim....Bu arada ben de boş durmadım tabiî ki....Kahverengi ve asker yeşili kadife pantolon , lacivert renginde sweat aldım...Aslında sweati eşim kendi zevkine göre seçip bana hediye aldı...:)Geçen haftasonu ise tüm kuzenler toplanıp ( dayı oğlu , eşi ve iki kızı , teyze kızı , eşi ve oğlu , teyze oğlu ve eşi , ağbim ve eşi , ben ve eşim ) İstanbul’daki kuzenimizi ziyarete gittik...Ama ne ziyaret...Ev halkı ile birlikte toplam onüç kişi oluyorduk....Küçük bir turist grubu gibiydik gittiğimiz heryerde.....Kuzenimin evi Kadıköy’deydi...Oraya vardığımızda saat 19:00 gibiydi...Bir şeyler yiyip dışarıya gezmeye çıktık...Ufak bir Kadıköy sahilinde dolaşıp , Bağdat Caddesine araba ile gittik...Niyetimiz gece Bursa’ya dönmek idi...Fakat evsahipleri Pazar günü için plan yapıp bizi bir yere göndermediler , tabii biz de dünden razıymışız kalmaya....Nostaljik bir gece oldu bizim için yer yataklarında yatıp gece geç saatlere kadar muhabbet ettik....Ertesi gün Miniatürk’e gittik...Fotolarını bir sonraki yazımda ekleyeceğim...Sonrada çok güzel bir boğaz turu yaptık tekne ile ve Eminönü’nde meşhur balık ekmek ziyafeti sonrası Bursa’ ya dönüş yoluna geçtik....Geçtiğimiz haftasonu ise cumartesi günü annem ve ağbimin eşi ile birlikte alışverişe çıktık....Altıparmak ve Zafer Plaza’yı gezdik....Anneler ile çıkılan her alışverişin bir güzelliği olduğundan bu alışverişinde güzelliği çanta idi...Evdeki çanta koleksiyonuna bir parça daha ilave edilmiş oldu....Alışveriş sonrası eve gelip eşim ile birlikte türk kahveli , çerezli , meyvalı , kitaplı ve eşimin dizisini seyrederek bir gece geçirdik....Pazar günü akşamı ise annemlere gittik ve hayamı sevdim...Canım annem bir sürü şeyler yapmıştı yine....Epey uzun bir yazı oldu sizlerin canı sıkılmadan sonlandırayım şimdilik.....

5 Kasım 2007 Pazartesi


Biyonikkedim yukarıdaki fotograflar senin için....Birönceki hafta aldığım kapşonlu hırka ve kazağa ait...İşyerinde çekindiğim için pek model gösteren fotograflar değil ama....


Denizciğim büyük ihtimalle unutmuşsundur.....Beni epey bir zaman önce sobelemiştin....Ve ben ebe diyememiştim.....Sobe ; okuduğunuz kitabın 187. sayfasındaki ilk cümle nedir? idi....Ben aynı anda birden fazla kitap okurum....Oturma odasında bulunan çeyiz sandığım üstünde eşim ve benim okumakta olduğumuz kitap ve dergiler bulunur....O yüzden ;
Gökyüzü / Reşat Nuri Gültekin ;
" Ben , etiketi seven bir adamım. "
Musa'nın Mücahiti / Ergun Poyraz ;
" Önemli olan o sapkınlara karşı toplumun nefretini göstermesidir. "





Nihayet bulunduğumuz şehrin devlet tiyatrosunun upuzun süren tatili bitti ve perde dediler....Biz de Çarşamba günü “ KAÇIK “ adlı oyuna gittik....Oyun komedi idi....Eşime de o gece defalarca söyledim...Tiyatroya gitmeyi özlemişim....Kasım ayı boyunca Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunda gösterimde olacak oyunlar ; “ Ben Artist Olmak İstiyorum “ , “ Bir Picasso Lütfen “ , “ Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz “ , “ Neyzen “.....Tiyatro dekorasyonu yenilenmiş , salona modern bir hava verilirken , bekleme salonundaki nostalji kokan banklar , afişler olduğu gibi duruyor....Hatta blogum için fotograf çekerken ki bunun için telefonumu kullanıyordum....Görevli bayandan uyarı aldım.....Buna rağmen kendisini gözlemleyip bulunduğumuz tarafa bakmadı zamanlarda yukarıdaki fotografları çekebildim...Aslında istediğim oyuncuların sahnede olduğu bir kare idi.....Ama olamadı maalesef....
Cuma akşamı eşimin kuzenleri ile yapmaya başladığımız gün için eşimin dayısının kızına gittik....Geçen hafta işteki yoğunluğun hat safhada olması nedeniyle pek bir keyfim yoktu....Eşim de o akşam eve geç gelince bizim güne gitmemiz 21:00 geçiyordu....Erkekler Türkiye’yi kurtarırken , bayanlar Avon , Oriflame katalogunu inceleyip , sohbet ettiler...Ettiler diyorum , konu ettikleri kişileri tanımadığım için sohbete pek dahil olmadım....Dayı kızının üniversitede okuyan kuzeni de orada idi...Belki de yaşıma en yakın olması nedeniyle biz ayrı sohbet ettik , iyi de ettik.....


Cumartesi sabahı eşimle birlikte kahvaltı yapamadım....Boğazımın ağrısı ile uyanmıştım ve pastil alabilmek için bir şeyler yemem gerekiyordu....Eşimini erkenden uyandırmaya kıyamadığım için kahvaltımı yalnız yapıp pastil aldım....Eşim uyurken ev işlerinin büyük bir bölümünü yaptım....Daha sonra eşim kahvaltı yapıp malum makalelerinin başına geçti....O makalelerini okurken ben de kışlık ayakkabı ve botlarımızı çıkartıp ayakkabı dolabına yerleştirdim , haftasonu temizliğimi yaptım.....Cumartesi günü akşamı kendi annemlere yemeğe gittik...Benim güzel annem biz geleceğiz diye neler neler yapmış....Ellerine sağlık ellerin dert görmesin bir tanecik anneciğim....Eşim arabaya park yeri ararken ben tek başıma yukarıya çıktım...Kapıda canım hayam karşıladı....Kuçaklaştık , sarıldık ama benim arkama bakıyor....Eniştem nerede der gibi.....Canım her gördüğümde biraz daha büyümüş buluyorum...Akıllı hayam benim.....Ertesi günün tatil olması nedniyle Cumartesi gecesi annemlerden epey geç geldik...Buarada benim boğazlarımın durumu pek içaçıcı değildi ve sesim tüm gece kısıktı....



Pazar sabahı aslında pek sabah denilemez öğlen gibi uyandım....Tüm gece boğazımdaki gıcıktan dolayı öksürmüş ve uyuyamamıştım....Öksürdüm diyorum fakat eşim uyanmasın diye öksürüğüm geldikçe kendimi kastım ve tüm gece uyuyamadım....Artık nasıl olupta uykuya daldıysam öğlen gibi kalktım....Canım eşim kahvaltıyı hazırladı ve birlikte kahvaltımızı yaptık...Daha sonra Mudanya’ya gittik....Sahilde yürüyüp defalarca görmemize rağmen eski evleri ilk kez görürmüşçesine tek tek inceledik.....Deniz manzarası karşısında ıhlamurumuzu içip gazetelerimizi okuduk....Akşamüstü evimize gelip biraz soluk aldık ve ablamlara gidip eniştemin yeni işini kutladık...Kutlamaya ablamların arkadaşları da katıldı....Fındık hanım ve gelen misafir çocukları gelinlik giyip oynadılar......Görmenizi çok isterdim.....Saat 23:00 gibi evimize geldik....Meyvalarımızı yiyip biraz televizyon izler gibi yaptık...İzler gibi yaptık diyorum çünkü televizyonda pek izlenecek bir şey yoktu....Eşim ile birlikte haftasonuna biraz kitap okuyarak nokta koyduk.....



Biliyor musunuz?


Almanya’nın başkenti Berlin’deki Dış İlişkiler Enstitüsü tarafından düzenlenen, 60 ülkeden yaklaşık 2 bin 500 kelimenin göz önünde tutulduğu yarışmada, Türkçe “Yakamoz” sözcüğü, 3 kişilik jüri tarafından dünyanın en güzel sözcüğü olarak belirlendi.
Bu konuda yapılan açıklamada, ayın sudaki yansımasını ifade eden “Yakamoz” sözcüğünün, orijinalliği, anlamı ve kültürel önemi açısından birinciliğe layık görüldüğü bildirildi.Yarışmada ikinciliği, horlamak anlamına gelen Çince “Hu lu” kelimesi kazanırken, üçüncülüğü de Afrika’daki Luganda dilinde “düzensiz” anlamına gelen “Volongoto” sözcüğü elde etti.