26 Haziran 2009 Cuma

ÇOK YAKINDA TEKRAR BURADAYIM......YENİ HEYECANLAR YAŞIYORUM....

31 Aralık 2007 Pazartesi

Bir tutam hırçınlık , bir tutam mevsimin getirdiği huysuzluk , bir tutam işin üzerimize fırlattığı ve üzerimize sakız gibi yapışan stresi , bir tutam eşimin ailesinin hacca gidiş hazırlıklarının içerisinde bir gelin oluşum , bir tutam çalışan bayan olarak sadece birkaç ailenin ziyaretine geleceğini bilerek dipköşe yapılan bayram temizliği , bir tutam bayram , bir tutam bayramlık olarak alınan ama sonbahar giyilmesi daha uygun olan kırmızı trenchcoatun bayram hediyesi olan soğuk algınlığı , bir tutam eğitim , bir tutam günler öncesinden planlanan yapılacaklarının sadece kağıt üzerinde kaldığı bir haftalık izin , bir tutam eşimin tezi , bir tutam arkadaşımın düğünü , bir tutam eşimin rahatsızlığı veee hokus pokussss bugunovnia gelip gider , gidip gelir......

Öncelikle geçmiş bayramınızı kutluyorum.....Umarım herkesin bayramı istediği gibi , sevdikleri ile birlikte büyük bir keyif içinde geçmiştir....Bizim bayramımız eşimin ailesinin hacıda olması nedeniyle yaklaşık iki senedir hep birlikte yapılan bayram kahvaltılarını sürdürmek adına annem ve babam olmadan ablam ve fındık hanım ile birlikte yapılan kahvaltı ile başladı....Bu sene evimizde kurban telaşımız yoktu , kurbanımızı diyanete bağışladık....İki günümüz bayram ziyaretlerimiz ile geçirdikten sonra üçüncü ve dördüncü günü benim rahatsızlığım nedeniyle evimizde idik.....Pardon üçüncü günün akşamı eşimin arkadaşına bayram ziyareti için gitmiş ve eşin o akşam beni oldukça güzel bir yere akşam yemeğine götürmüştü tabii ardından kahve içmek için gitğimiz yerin manzarasını es geçmemek gerekir....:))
Bayram sonrası bir hafta izinli idim.....Ev , Hastalık , Eğitim , Düğün , Eşimin Hastalığı ne ararsan var idi....İznimi daha sonra bir ara yazarım....

Yeni Yılınız Kutlu Olsun....HAYATIMIZ BOYUNCA UNUTAMAYACAĞIMIZ GÜZELLİKLERİN YAŞANDIĞI B İR YIL OLSUN BİZLERE......

Buarada Yaz , Limon ve Kakalolusevgi sizleri tebrik ediyorum.....Allah sağlıklı bebeklerinizi kucaklarınıza almanızı nasip etsin.....Çok cici anneler olacağınıza yürekten inanıyorum....

Unutmadan bir özürüm var....Azimliciğim senden ve çekliş organizasyonunda emeği geçen herkesten özür dilerim.....Çeklişte kullanılacak " Kod No" mu firmadaki notbook'a kaydetmiş ve yine blogundan tekrar ulaşabilirim diye düşünüyordum....Fakat izinde olmam nedeniyle firmaya gitmediğim için çekiliş için "Kod No" ma ulaşamadım...İşlerimde sürekli bir sonraki adımı hesaplayıp planlayan bugunovnia bu sefer çuvalladı...Gerçekten tüm samimiyetimle ÖZÜR DİLİYORUM.....

1 Ocak ; Yılın ilk günü anlamını taşırken eşim ile tanıştıktan sonra müstakbel ve nihayetinde annemim doğum günü olarak anlam kazanmıştı ki bu seferde bloggerlar arasında farklı bir tarzı olan bir bloggerın doğum günü olduğunu öğrendim.... Biyonik Kedi " İYİ Kİ DOĞDUN , İYİ Kİ BLOGGER OLDUN , İYİ Kİ BANA O YORUMU BIRAKTIN......"

Bir hafta buralarda olmamam nedeniyle masamda biriken onlarca doküman varken şimdilik bu kadar...Bir sonraki yazımda geçen İstanbul ve Trilye fotograflarım olacak...Biyonik Kediye sözüm var.....Unutmadım....

29 Kasım 2007 Perşembe

İşte Geldim Burdayım....

Merhabalar...
Bugunovnia geldiii....Nerelerdeydim?Buradaydım....Sizlerin yazılarını okudum fakat yorum yazmadım , yazamadım yada yazmak istemedim...Tam olarak bilmiyorum.....Son yazımın üzerinden birkaç gün geçti ve haftasonu sabahın erken saatlerinde telefonuma gelen mesajı ben turkcelle ait malum reklam yada bilgilendirme mesajı olarak tahmin ederken telefonun yanına gitmeye tenezzül etmemiştim ki eşimin telefonuna da gelen mesaj sonrası üniversiteden arkadaşımın iki ay önce dünyaya gelen bebeğinin vefatını öğrendik....Allahım o ne şaşkınlık o ne garip bir duygu idi....Daha iki hafta önce bebeği görmeye gitmiş , bebeği kucağıma alamamıştım ve biraz daha büyüsün o zaman kucağımıza alır severiz demiştim içimden....Çok üzüldüm , üzgün oluşum belki de çok istememe rağmen henüz küçük olduğu için kucağıma alıp sevmeyi ertelememdi....Ben henüz anne değilim bir annenin evlat sevgisini ancak yeğen sevgisi olarak tadıyorum şimdilik ve düşünüyorum da......İnsan hayatta hiçbirşeyi ertelememeli , o an içinden ne geliyorsa tabiî ki otokontrol olayını da unutmadan yapmalı.....Acaba hayatımda başka neleri ertelemiştim , yada erteliyordum...İlkokul ve ortaokul yıllarında tüm ödevlerimi Cuma akşamından bitirmek gibi bir alışkanlığım vardı , ben ödevlerimi yaparken o akşam yayınlanan “Mavi Ay” dizisini pek nadir izlerdim...Arkadaşlarım okulda dizi ile ilgili konuşurken pek çok şeyi anlamazdım....Şimdi çok fazla önemi olmadığını düşünüyorum ama o yıllarda diğer arkadaşlarımın sohbetlerine katılamamak beni üzmüştü....İş hayatımda ise ilk altı sene her cumartesi işe kendi imkanlarım ile gelir çalışır ve yine ya kendi imkanlarım ile yada firmanın imkanları ile eve giderdim...Annem ile haftasonuna ait planlarımız hep ertelenirdi...”Anneciğim...Benim işim bugün uzun sürmez biriki şeye bakıp geleceğim....Sen hazırlan....xxx saatte xxx yerde buluşalım....Sözkonusu saat gelir annemi ararım...İşimin bitmediğini söyler ve anneciğim haftaya erteleyelim mi?”Şimdilik hatırladıklarım bunlar yada daha önemli olan ve ertelemiş olduğum için pişman olduğum şeyleri henüz yazabilecek cesareti kendimde bulamıyorumdur..... :))
Hayat her şeye rağmen devam ediyordu....Cenaze sonrası eve gelip yattım ve uyudum...Yorgunluktan değildi benim uyumam düşünmemek içindi....Ertesi gün biraz rahatsızlandım , midem ağrıdı tüm bir hafta boyunca.....
Sizlerin moralini daha fazla bozmayayım.....Yazmadığım günlerde ( yazarmış gibi hissettim kendimi şimdi ) eşim ile birlikte sinema günlerimize başladık fakat henüz eski hızına erişemedik...”Yaşamın Kıyısından” ve “Avukat” filmlerine gittik....Alışveriş yaptık....İnanır mısınız eşim kendisine bir şeyler alma isteği ile alışverişe gitmek istedi....Aşkım hep kendime bir şeyler bakmak/almak istiyorum diyerek alışveriş merkezine götürülür...Ve erkek giysileri satan mağazalarına da “ Bir bakalım Canım sadece...Belki değişik bir şeyler görürüz “ diyerek girilir ve hemen ilk görülen şeyler acele ile alınıp çıkılırdı...Bu sefer bu şekilde olmadı....Kahverengi ve krem rengi kadife pantolon , krem rengi süeter ve spor bot aldık....Ben bir tane daha pantolon ve kazak alması konusunda ısrar ettim ama isteğim kabul edilmedi...Sonra buna da şükür deyip ısrarımı sürdürmedim....Bu arada ben de boş durmadım tabiî ki....Kahverengi ve asker yeşili kadife pantolon , lacivert renginde sweat aldım...Aslında sweati eşim kendi zevkine göre seçip bana hediye aldı...:)Geçen haftasonu ise tüm kuzenler toplanıp ( dayı oğlu , eşi ve iki kızı , teyze kızı , eşi ve oğlu , teyze oğlu ve eşi , ağbim ve eşi , ben ve eşim ) İstanbul’daki kuzenimizi ziyarete gittik...Ama ne ziyaret...Ev halkı ile birlikte toplam onüç kişi oluyorduk....Küçük bir turist grubu gibiydik gittiğimiz heryerde.....Kuzenimin evi Kadıköy’deydi...Oraya vardığımızda saat 19:00 gibiydi...Bir şeyler yiyip dışarıya gezmeye çıktık...Ufak bir Kadıköy sahilinde dolaşıp , Bağdat Caddesine araba ile gittik...Niyetimiz gece Bursa’ya dönmek idi...Fakat evsahipleri Pazar günü için plan yapıp bizi bir yere göndermediler , tabii biz de dünden razıymışız kalmaya....Nostaljik bir gece oldu bizim için yer yataklarında yatıp gece geç saatlere kadar muhabbet ettik....Ertesi gün Miniatürk’e gittik...Fotolarını bir sonraki yazımda ekleyeceğim...Sonrada çok güzel bir boğaz turu yaptık tekne ile ve Eminönü’nde meşhur balık ekmek ziyafeti sonrası Bursa’ ya dönüş yoluna geçtik....Geçtiğimiz haftasonu ise cumartesi günü annem ve ağbimin eşi ile birlikte alışverişe çıktık....Altıparmak ve Zafer Plaza’yı gezdik....Anneler ile çıkılan her alışverişin bir güzelliği olduğundan bu alışverişinde güzelliği çanta idi...Evdeki çanta koleksiyonuna bir parça daha ilave edilmiş oldu....Alışveriş sonrası eve gelip eşim ile birlikte türk kahveli , çerezli , meyvalı , kitaplı ve eşimin dizisini seyrederek bir gece geçirdik....Pazar günü akşamı ise annemlere gittik ve hayamı sevdim...Canım annem bir sürü şeyler yapmıştı yine....Epey uzun bir yazı oldu sizlerin canı sıkılmadan sonlandırayım şimdilik.....

5 Kasım 2007 Pazartesi


Biyonikkedim yukarıdaki fotograflar senin için....Birönceki hafta aldığım kapşonlu hırka ve kazağa ait...İşyerinde çekindiğim için pek model gösteren fotograflar değil ama....


Denizciğim büyük ihtimalle unutmuşsundur.....Beni epey bir zaman önce sobelemiştin....Ve ben ebe diyememiştim.....Sobe ; okuduğunuz kitabın 187. sayfasındaki ilk cümle nedir? idi....Ben aynı anda birden fazla kitap okurum....Oturma odasında bulunan çeyiz sandığım üstünde eşim ve benim okumakta olduğumuz kitap ve dergiler bulunur....O yüzden ;
Gökyüzü / Reşat Nuri Gültekin ;
" Ben , etiketi seven bir adamım. "
Musa'nın Mücahiti / Ergun Poyraz ;
" Önemli olan o sapkınlara karşı toplumun nefretini göstermesidir. "





Nihayet bulunduğumuz şehrin devlet tiyatrosunun upuzun süren tatili bitti ve perde dediler....Biz de Çarşamba günü “ KAÇIK “ adlı oyuna gittik....Oyun komedi idi....Eşime de o gece defalarca söyledim...Tiyatroya gitmeyi özlemişim....Kasım ayı boyunca Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunda gösterimde olacak oyunlar ; “ Ben Artist Olmak İstiyorum “ , “ Bir Picasso Lütfen “ , “ Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz “ , “ Neyzen “.....Tiyatro dekorasyonu yenilenmiş , salona modern bir hava verilirken , bekleme salonundaki nostalji kokan banklar , afişler olduğu gibi duruyor....Hatta blogum için fotograf çekerken ki bunun için telefonumu kullanıyordum....Görevli bayandan uyarı aldım.....Buna rağmen kendisini gözlemleyip bulunduğumuz tarafa bakmadı zamanlarda yukarıdaki fotografları çekebildim...Aslında istediğim oyuncuların sahnede olduğu bir kare idi.....Ama olamadı maalesef....
Cuma akşamı eşimin kuzenleri ile yapmaya başladığımız gün için eşimin dayısının kızına gittik....Geçen hafta işteki yoğunluğun hat safhada olması nedeniyle pek bir keyfim yoktu....Eşim de o akşam eve geç gelince bizim güne gitmemiz 21:00 geçiyordu....Erkekler Türkiye’yi kurtarırken , bayanlar Avon , Oriflame katalogunu inceleyip , sohbet ettiler...Ettiler diyorum , konu ettikleri kişileri tanımadığım için sohbete pek dahil olmadım....Dayı kızının üniversitede okuyan kuzeni de orada idi...Belki de yaşıma en yakın olması nedeniyle biz ayrı sohbet ettik , iyi de ettik.....


Cumartesi sabahı eşimle birlikte kahvaltı yapamadım....Boğazımın ağrısı ile uyanmıştım ve pastil alabilmek için bir şeyler yemem gerekiyordu....Eşimini erkenden uyandırmaya kıyamadığım için kahvaltımı yalnız yapıp pastil aldım....Eşim uyurken ev işlerinin büyük bir bölümünü yaptım....Daha sonra eşim kahvaltı yapıp malum makalelerinin başına geçti....O makalelerini okurken ben de kışlık ayakkabı ve botlarımızı çıkartıp ayakkabı dolabına yerleştirdim , haftasonu temizliğimi yaptım.....Cumartesi günü akşamı kendi annemlere yemeğe gittik...Benim güzel annem biz geleceğiz diye neler neler yapmış....Ellerine sağlık ellerin dert görmesin bir tanecik anneciğim....Eşim arabaya park yeri ararken ben tek başıma yukarıya çıktım...Kapıda canım hayam karşıladı....Kuçaklaştık , sarıldık ama benim arkama bakıyor....Eniştem nerede der gibi.....Canım her gördüğümde biraz daha büyümüş buluyorum...Akıllı hayam benim.....Ertesi günün tatil olması nedniyle Cumartesi gecesi annemlerden epey geç geldik...Buarada benim boğazlarımın durumu pek içaçıcı değildi ve sesim tüm gece kısıktı....



Pazar sabahı aslında pek sabah denilemez öğlen gibi uyandım....Tüm gece boğazımdaki gıcıktan dolayı öksürmüş ve uyuyamamıştım....Öksürdüm diyorum fakat eşim uyanmasın diye öksürüğüm geldikçe kendimi kastım ve tüm gece uyuyamadım....Artık nasıl olupta uykuya daldıysam öğlen gibi kalktım....Canım eşim kahvaltıyı hazırladı ve birlikte kahvaltımızı yaptık...Daha sonra Mudanya’ya gittik....Sahilde yürüyüp defalarca görmemize rağmen eski evleri ilk kez görürmüşçesine tek tek inceledik.....Deniz manzarası karşısında ıhlamurumuzu içip gazetelerimizi okuduk....Akşamüstü evimize gelip biraz soluk aldık ve ablamlara gidip eniştemin yeni işini kutladık...Kutlamaya ablamların arkadaşları da katıldı....Fındık hanım ve gelen misafir çocukları gelinlik giyip oynadılar......Görmenizi çok isterdim.....Saat 23:00 gibi evimize geldik....Meyvalarımızı yiyip biraz televizyon izler gibi yaptık...İzler gibi yaptık diyorum çünkü televizyonda pek izlenecek bir şey yoktu....Eşim ile birlikte haftasonuna biraz kitap okuyarak nokta koyduk.....



Biliyor musunuz?


Almanya’nın başkenti Berlin’deki Dış İlişkiler Enstitüsü tarafından düzenlenen, 60 ülkeden yaklaşık 2 bin 500 kelimenin göz önünde tutulduğu yarışmada, Türkçe “Yakamoz” sözcüğü, 3 kişilik jüri tarafından dünyanın en güzel sözcüğü olarak belirlendi.
Bu konuda yapılan açıklamada, ayın sudaki yansımasını ifade eden “Yakamoz” sözcüğünün, orijinalliği, anlamı ve kültürel önemi açısından birinciliğe layık görüldüğü bildirildi.Yarışmada ikinciliği, horlamak anlamına gelen Çince “Hu lu” kelimesi kazanırken, üçüncülüğü de Afrika’daki Luganda dilinde “düzensiz” anlamına gelen “Volongoto” sözcüğü elde etti.

30 Ekim 2007 Salı

Tüm Türk Milletinin Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun......
Canım Ağbiciğim Doğum Günün Kutlu Olsun.....Sana yakışan bir günde doğmuş olmanın gururunu yaşıyorum......

Çok uzun sayılmayacak bir aradan sonra Merhabalar…Ben nerelerde miyim?Buralardayım da….Geçen hafta yaşanan üzücü olaylardan sonra kolum kanadım kırılmış şekilde dolaşıyorum…İlk verdiğimiz şehitlerimiz değil ama nedense çok etkilendim….Tıpkı cefakar , sabırlı milletimiz gibi benim için de bardağımı taşıran son damla niteliğinde idi bu yaşananlar…..Pazartesi günü yoğun bir işgününden sonra evde çok keyifsizdim….Bir o kadar da öfkeli…Salı günü akşamı ise biraz daha kendime gelmiş şekilde en azından eşimle birlikte yediğimiz akşam yemeğinden tat aldım…Yine aynı akşam eşim makale okurken ben de bu aralar her bayanın yapmakla uğraştığı yazlık kışlık kıyafet olayına girdim….Yatak odası dolapiçi örtülerini yıkayıp , ütüledim , dolap içlerini sildim….Ardından eşim ve benim gelecek yaz giymeyi düşünmediğimiz kıyafetleri ayırdım , diğer yazlık kıyafetleri hurçlara yerleştirdim ve kışlık kıyafetlerimizi çıkardım….Bu işlemin ilk yarısı olan eşimin kıyafetleri bölümünü Salı akşamı yapabildim , bitirdiğimde ise saat epey geçti….Çarşamba akşamı üniversiteden arkadaşımın yeni doğan bebeğini görmeye gittik….Yeni doğan dediğime bakmayın iki ayı geçmişti….Biz tatilde iken doğum haberini almış ve telefon ederek kutlamış idim….Bebek görmeye hemen gidemeyenlerdenimdir…Anne biraz kendini toparlasın , dinlensin , bebeğine alışsın , bebek ise anne karnından sonra hayatını devam ettireceği ortama biraz adapte olsun diye düşünenlerdenim…Üniversite grubum ile bebek bahanesi ile birlikte görüştük….Çok geç olmadan saat 22:00 gibi ziyaretimizi mümkün olduğunca kısa tutarak arkadaşlardan ayrıldık….Eve geldiğimizde eşim ile birlikte bir şeyler okuyup bir akşam önceki yorgunluğumdan dolayı saat 00:30 gibi yattık…Perşembe akşamı ise kışlık yazlık işlemini benim kıyafetlerim için de yaptım…Ama bu işlem oldukça uzun sürdü….Bayanların detayları şal , flar , kemer ,vs. aksesuarlarımdan dolayı ……Cuma akşamı bir akşam önceden hazır yemeğimiz sayesinde epey zaman kazanarak , çalışma odası olup kış aylarında benim çamaşır odası olarak kullandığım odayı temizledim , çamaşırlarımızı yıkadım ve astım….Eşimin annesinin biraz hasta olduğunu öğrenince içimize sinmedi ve annemlere gittik…Neyse ki annem iyi görünüyordu , nezle birazda yorgunluk….Annemlerden saat 00:30 gibi kalkıp evimize geldik….



Eşim ve ben gezmeyi , yeni yerler görmeyi oldukça seviyoruz….Resmi tatillerin haftasonu ile birleştirilip blok olan tatiller bizim ve gezilerimiz için harika olur…Ama bu sefer yazımın başında bahsettiğim ruh halinde olmam(ız) ve eşimin yetiştirmesi gereken bir tezi olunca….Bu üç günlük tatilde evdeydik….Cumartesi sabahı mümkün olduğunca erken kalktım….Kahvaltımızı yaptıktan sonra eşim çalışma odasına doğru ilerlerken ben de temizliğime başladım….Süpürdüm , toz aldım , yerleri sildim , mutfağı , banyoyu ve balkonumuzu temizledim…( temizledim kelimesi burada çok geniş bir anlam taşımaktadır….Zira sabah saat 10:00 sularında başlayan ve akşam saat 19:00 gibi biten haftasonu temizliği kıvamında olması gerekirken kantarın topuzunu kaçırarak sadece ders çalışan eşime kahve , meyva , çikolata ikramları yaparak küçük araların verildiği bir işlem… )



İşim bittiği gibi hazırlanıp eşim ile birlikte dışarıya yemeğe gittik…Aslında planlarımızda yemek sonrası sinemaya gitmek vardı…Fakat istediğimiz filmin saatini gördüğümde o kadar dayanabilir miyim diye kendime sordum…Zira birazcık!!! Yorgun gibiydim…Biz de eşim ile birlikte Carrefoursa’da bulunan kitapçıya gidip biraz kitaplara baktık , daha sonra evde film keyfi için birkaç CD , abur cubur , mizah dergileri aldık…Bir de evden çıkarken hiç düşünmediğim ama vitrinde görünce gözlerimin parladığı ve eşimin de bendeki ışıltıyı görmezden gelmemesi sonucunda iki adet biri mürdüm diğeri siyah olmak üzere ( mürdüm olan spor kapşonlu hırka , siyah olan ise klasik fakat kapşonlu kazak ) hırka ve kazak aldık….Eve geldiğimde mizah dergisinden bir tanesini okudum , aldığımız hırka/kazağı elde yıkama programında yıkadım ve günün verdiği yorgunluk yüzünden fazla bir şey yapamadan uyudum….


Pazar sabahı oldukça dinlenmiş ve biraz da morali yerine gelmiş olarak uyandım…Keyif ile özenle hazırlanmış ve hoş bir sohbet ile keyfinin daha da arttırıldığı uzun bir Pazar sabahı kahvaltısından sonra ortalığı biraz toparlayıp eşim ile birlikte şehrimizde yapılan “HEPİMİZ MEHMEDİZ” mitingine gitmeye karar verdik….O çoşku ile ablamlara ve ağbimlere de haber verip miting yerinde buluştuk….İstiklal Marşının okunduğu , Hepbirlikte Gençliğin Atatürk’e Cevabının söylendiği , Şehit annelerinin , Rektör Yardımcısının konuştuğu , kalabalık bir o kadar kendini bilen ve kontrollü bir miting heyecanı yaşadık...Kah gözlerimden akan yaşlara engel olmayıp , daha doğrusu olmak istemeyip , sesimin çıktığı kadar , kim ne der , beni görseler ne düşünür demeden , marş söyleyip yeğenlerimiz ile birlikte bayrağımızı salladığımız çok güzel bir miting idi…Günlerdir içimdeki hüzün , öfke orada Türk olma mutluluğuna , gururuna dönüştü….



Miting sonrası ablamlar ile birlikte Misi Köyüne gidip , dere kenarında bulunan çay bahçesinde çay içtik…Fındık hanım oradaki ördeklere ekmek atıp biraz oynadıktan sonra havanın serinlemesi ile birlikte evimize geldik….Eve gelip zaman kaybetmeden piliç sote ve pilav yaptım ve akşam yemeğimizi yedik…Eşimin takip ettiği diziye kadar tüm ütülerimi açık televizyon karşısında fakat televizyon seyretmeden yaptım….Eşimin dizisini beraber seyrettikten sonra eşim çalışma odasında makalelerin yanına giderken ben de oturma odasında cips , mizah dergilerim ve CD filmim ile birlikte baş başa kaldım…



Pazartesi günü ise sabah çok hafif bir kahvaltı sonrası , biraz ortalığı topladım , bir gece öncesi bitiremediğim filmin ikinci CD’ sini izledim….Daha sonra cumartesi gününden eşime söz verdiğim mercimek yemeğini yaptım...Mercimek yemeğim pişerken haftaiçi yemek yaparken büyük kolaylık sağlayan soğan poşetlerini hazırladım…Soğanları rondoda kıydıktan sonra birer yemeklik olacak şekilde buzdolabı poşetlerine koyup , poşetlerin havasını alarak ağzını bağlıyor ve derin dondurucuya koyuyorum….Haftaiçi ise akşama yapacağım yemeğe göre sabah evden çıkarken poşetlerden bir tane alıp buzdolabının normal rafına koyuyorum , eve geldiğimde çoktan çözülmüş olduğu için zaman kaybetmeden yemeğin soğanını kavurmaya başlamış oluyorum bile….Yemeğimizi piştikten sonra soğumasını bile beklemeden yiyip , hazırlanıp evden çıktık….29 Ekim biricik ağbimin doğum günüdür…..Ağbime doğum günü hediyesi , enişteme ise gecikmiş doğum günü ve yeni işi için hediye , evimiz için sebze / meyva alıp annemlere gittik….Hayam ile birlikte çok eğlenceli zamanlar geçirip , canım ağbimin doğum gününü kutlayıp , bir haftadır görmediğim annem ve babam ile sohbet edip saat 23:30 gibi evimize geldik….

23 Ekim 2007 Salı

BAŞIMIZ SAĞOLSUN....

Uzun süredir karşı karşıya kaldığımız , her geçen gün giderek artan namertçe yapılan saldırılar yüzünden kaybettiğimiz Şehit Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet , ailelerine de sabırlar diliyorum...Şuan aklımdan ve kalbimden geçenleri kelimeler ile ifade etmek oldukça zor....Ne söylenebilinir ki!!!




İSTİKLÂL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;



Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.


O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;


O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!



Kahraman ırkıma bir gül! ne bu şiddet bu celal?


Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal,


Hakkıdır, Hak'ka tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.



Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım;

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;


Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,



Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.


Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar.


"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın!



Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.


Doğacaktır sana vaadettiği günler Hak'kın;


Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı!



Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.


Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı;


Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?



Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!


Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,


Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda



Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli;

Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!


Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,


Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli


O zaman vecdile bin secde eder varsa taşım;


Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,


Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden naşım;


O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal;



Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!


Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;


Hakkıdır, Hak'ka tapan milletimin istiklâl!

MEHMET AKİF ERSOY

22 Ekim 2007 Pazartesi




Cuma günü akşamı eşimin işyerinden arkadaşının veda yemeği vardı....Eşlerin de katıldığı bir davet olduğundan iş çıkışı eve gitmeden yemeğin olduğu restauranta gittik...Uzun süren bir yemek sonrası saat 22:30 gibi evimize geldik....Eşim doktora tezi üzerinde çalışırken ben de çamaşırları yıkadım , evi süpürdüm , toz aldım....Birazda kitap okuyup saat 1:30 gibi yattım....

















Cumartesi sabahı uyku tutmadı ve saat 08.00 gibi kalktım...Aşkım uyanıncaya kadar geceden kalan evişlerini bitirdim....Zamanlamam çok iyiydi , tam işim bitmişti ki aşkım uyandı....Güzel bir kahvaltı yapıp ardından da türk kahvesi keyfi yaptık...Daha sonra hazırlanıp saat 14:00 gibi evden çıktık...Yeğenimiz hasta olduğundan ablamlara uğrayıp bir kendisini görmek istedik...Bir gittik ki ablamı fındık hanımdan ( ablamın kızına bulduğum isim ) daha hasta bulduk....Hasta ziyareti kısa olur mantığı ile oradan ayrılıp , tophane'ye gittik...Dana öncesi kendi annem ile telefonda konuşurken sesi biraz sıkkın gibi gelmiş bu durumu da eşime söylemiştim...Eşimin içine sinmedi ve annemleri de alıp hepbirlikte gezmeye gitme teklifinde bulundu...Haber vermek için telefon ettiğimde annemin zaten altıparmakta olduğunu öğrendik ve 5-10 dakika içersinde annemi altıparmaktan aldık...Babamın işi olduğundan gelemedi....Tophaneye gittik , biraz Bursa manzarası seyrettik , biraz kebap yedik , biraz da Osmangazi ve Orhangazi Türbelerini ziyaret ettik...


Annemi eve bırakmak ve de babam ile biraz görüşmek için Altıparmak'a annemlere gittik...Ağbimler de orada olduğundan hayaa ( ağbimin oğluna bulduğum isim ) mı sevdim sevdim sevdim....Tatlı yiyelim tatlı konuşalım diyerek annemin o güzelim tatlılarından yedik ve heykele gittik...Uzun zamandır karakalem konusunda bir kursa gitmeyi düşünüyordum , iş yoğunluğunu ve yorgunluğunu bahane de ediyordum...İnternette kurs değil de atölye şeklinde çalışan ve çalışma saatleri daha kabul edilebilir olan bir program ile karşılaştım...Sanat Atölyesine giderek programlar , kayıt işlemleri hakkında bilgi aldık...Bu hafta içersinde hobi atölyesinin çalışma konusu belli olacak ve kayıt olacağım....Eğer büyük bir aksilik olmaz ise....Atölyeden sonra uzun süredir ayrı kaldığımız kitapevine gittik...Yeni çıkan kitapları inceledik...Eşime " Etkili Dinleme " , " Hızlı ve Etkili Okuma Sanatı " isimli gelişim kitapları , bana " Veda " , " Namaz Hocası " ve akşama ziyarete gideceğimiz eşimin arkadaşının kızına da pembiş pembiş okuma kitapları aldık...Saat 20:00 gibi Ankara yolu üzerinde oturan eşimin arkadaşlarına gittik....Çayımızı içtik , lezzetli pastaların tadına baktık....Giderek koyulaşan muhabbetimizi de türk kahvesi içerek sonlandırdık....Saat 00:00' ye geliyordu ki eve gelmiştik...


Pazar sabahı Cumartesi sabahının aksine saat 12:30 gibi uyandım...Eşim çoktan kalkmış ve çayı demlemişti....Ben de kahvaltıyı hazırladım fakat aldığımız haberlerden dolayı ağzımızın tadı yoktu...Öylesine yapılan bir kahvaltıdan sonra televizyondan gelişmeleri takip ettik...Referandum için oy kullanmaya oradan da alışverişe gittik....Eve geldiğimizde aşkım hem televizyondan gelişmeleri bana aktardı hemde aldıklarımızı yerleştirmeme yardım etti....Yerleştirme ve düzenleme işi bittikten sonra eşimin babası için tavuklu mantı yaptık....Saat 18.00 gibi başlayan mantı maceramız saat 20:00 ye yakın bitti...Tenceremizi aldığımız gibi annemlere gittik....İlk deneme için güzel sayılabilinirdi ama annemlerin yaptığı mantının epey uzağında idi....Mantılarımız yedikten sonra evimize geldik....Ben mantı sonrası mutfağımı temizlerken annemler annemlere geleceklerini haber veren telefonu etti....Tekrar annemlere giderek , annemler ( eşimin ) , annemler ( kendi ) ve ağbimler hepbirlikte kek , börek ve alman pastası eşliğinde çayımızı içtik....Hayaa ile oynadık....Hatta evin gelini olarak yaptığım servis sekteye bile uğradı hayaa ile oynarken....Hayaa' nın uykusu geldiğinden vede bugünün işgünü olması nedeniyle erkenden gittiler...Biz de bulaşıkları makinaya yerleştirip , mutfağı biraz toparladıktan sonra evimize geldik...Bir haftasonu da böyle dolu dolu geçmiş oldu...